23 Şubat 2015 Pazartesi

Gunesli ve enerji dolu bir cumartesi sabahı yürüyüşünün  insanın ömrününe ömür kattığı görüşündeyim. Bu bilinçle ilerlerken  kafamı gökyüzüne kaldırıp baktığımda tertemiz bir mavilik üstünde tek bir tane kocaman bir bulut  kümesi gök yüzüne hakimiyetini ilan etmiş, oralardan olan biteni izlemekle meşgul.  Dağlar gökyüzüyle birleşmiş ve aynı mavi tondan ulu dağlara da bulaştırmış durumda. Burda dağlar  öyle bildiğiniz sıradan kahverengi dağlardan falan değil.. Eğer öyle  düşünüyorsanız  çok yanılıyorsunuz. Gökyüzüyle aynı renkte buz mavisi.. Hemen altındaki bayırlar sarı ve yeşille bezenmiş. İrili ufaklı bodur ağaçlar yürüme yolunun biraz gerisinde daha büyük heybet li ağaçların aralarında şirin mi şirin bir görüntü sergiliyor. O kadar güzeller ki sanırım herkes bu doğal güzelliğin bozulmasına kıyamıyor olucaklar ki ince uzun yürüme yolunun her iki tarafını boyları yarım metreyi geçmeyecek uzunlukta kalın odunumsu ağaççıkları aralarında belli bir mesafe bırakarak bağladıkları tellerle çevirmişler.. Yol çok dar ve ancak iki insanın yan yana yürüyebileceği genişlikte.. Bence yürümeyi keyfe dönüştürmek  için  bu köyün insanlarına  bu yolu açarak torpil geçilmek istenmiş. ..Muhteşem doğa güzellikleri eşliğinde ciğerlerime çektiğim mis gibi havanın tüm bedenimi sağlıkla doldurduğunu bilmenin huzuruyla yoluma devam ediyorum.. Bir yürüyüş ancak bu kadar keyifli olabilirdi diye düşünürken köylü kadınların hemen arkalarındaki ağaçlardan topladıkları taze meyvelerden kurdukları standlar beni karşılıyor. Hepsi o kadar taze görünüyor ki  taşımakta zorlanmayacağım kadar tadımlık her birinden alıyorum.. Birkaç dakikalık muhabbetten sonra ayrılıyorum yanlarından.Zaten şehre girmeme de çok az kalmış haftaya cumartesi yeniden gelmenin sözünü kendime verdikten sonra kenarda beni bekleyen arabama atlayıp şehrin kalabalığına  karışıyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder