21 Mart 2015 Cumartesi

BARAKA KENT


Yokuş aşağı tahta köprüyü yürüdükten sonra  harika bir boğaz manzarası ve yemyeşil ağaçların yaydığı  buram buram huzuru kokluyorum derinden. Kahverengi demir korkuluklardan destek alarak izlediğim  bu muhteşem görüntüyü beynime kazımakla meşgulüm... İri dalgalı saçlarımın her tutamı  bu ılık hava akımına kendini teslim etmiş, uyum içinde..


Tam gözlerimi kaçırdığım sırada bir manzara takılıyor göz bebeklerime. Gördüğüm resme doğru koşarcasına yürüyorum . Her  bir dalından patlamış  binlerce pembe çiçekleri olan kimbilir kaç kök sarmaşıklarla kaplı minik bir baraka şehriyle karşı karşıyayım..  Barakanın içinde  tahta sedirler, üstüne  gelişi güzel bırakılmış her biri  pazen kumaşlardan dikilmiş  kırlentlerle süslenmiş. Ön tarafında dikdörtgen tahta masalar üstünde, taze kır çiçekleri ve burada keyifle kitap okuyan insanlar.. Demir mavi çaydanlıkların oturtulduğu buharı birbirine karışan mangallarda pişen tadına doyulmaz çaylar her masanın kendi kullanımında. İşte böyle mis gibi çay ve çiçek kokuları eşliğinde sakin huzur mutluluk dolu bu alanı, siz de deneyimlemek ister miydiniz ?